Zümrüt Dağı’nın Koruyucusu
Fantastik bir dünyada, cesaret ve iyilikle dolu bir maceraya hazır mısınız? Zümrüt Dağı’nın Koruyucusu Yelva, köyünü kurtarmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Bu macera, cesaretin ve saflığın dünyayı nasıl değiştirebileceğini gösteriyor. Okumaya devam edin ve Yelva’nın hikâyesine katılın!
Bir zamanlar, gökkuşağının her rengine sahip olan Zümrüt Dağı adında bir yer vardı. Bu dağın zirvesinde, dünyayı kötülüklerden koruyan sihirli bir taş saklıydı. Ancak bu taş, sadece iyilik ve cesaret dolu bir kalbe sahip olan biri tarafından görülebilirdi. Taşın koruyucusu ise Yelva adında, insanlarla pek konuşmayan genç bir kızdı. Köydekiler, Yelva’nın dağla konuşabildiğini söyler, onun sırlarını bilen tek kişi olduğuna inanırlardı.
Bir gün, Zümrüt Dağı’ndan köye bir haber geldi. Dağın eteğindeki büyük ağaçlar kuruyor, rüzgâr eskisi gibi tatlı bir melodiyle esmiyordu. Köylüler bu durumu fark edince Yelva’ya başvurdular. Yelva, “Bu, taşın gücünün zayıfladığını gösterir. Taşa bir şey olmuş olabilir,” dedi.
Yelva, dağın zirvesine gitmeye karar verdi. Yanına sadık arkadaşı, altın renkli bir kuş olan Torin’i alarak yola çıktı. Yolculuk zorlu geçti. Yelva, ormanda düşen dev ağaçları, hızla akan nehirleri ve kayalık geçitleri aşmak zorunda kaldı. Ama hiçbir şey onu durduramadı.
Dağın zirvesine vardığında, Zümrüt Taşı’nın bulunduğu mağaranın girişinde büyük bir ejderha gördü. Ejderhanın pulları kara bulutlar kadar koyuydu ve gözleri ateş gibi parlıyordu. Ejderha, taşın koruyucusu olduğunu ve Yelva’nın içeri giremeyeceğini söyledi.
Yelva, korkusunu bastırarak ejderhaya yaklaştı. “Taş, sadece kötülüklerden korunmak için var. Eğer onu kullanmak isteyen kötü biri varsa, onu durdurmalıyım,” dedi. Ejderha, “Cesur sözler. Ama bunu hak edip etmediğini kanıtlamalısın,” diyerek Yelva’ya bir bilmece sordu:
“Her yerde bulunurum, ama kimse beni göremez. Dokunamaz, tutamaz, ama herkes beni hissederim. Ben neyim?”
Yelva bir an düşündü ve cevap verdi: “Hava.” Ejderha, bu cevaptan etkilenmişti ama hâlâ ikna olmamıştı. “Son bir sınav daha,” dedi ve kanatlarını açarak mağaranın önündeki yolu kapattı.
“Taşa ulaşmak için cesaret değil, kalbinin saflığı gereklidir. İyiliğini kanıtla,” dedi. Yelva, Torin’i kollarına aldı ve “Benim cesaretim dostlarımdan gelir. Eğer taş, sadece iyilik için kullanılacaksa, senin bunu anlaman gerek,” diyerek ejderhanın önünde diz çöktü.
Ejderha bir an durdu, ardından mağara kapısını açtı. “Sen hak ettin,” dedi ve geri çekildi.
Yelva mağaraya girdiğinde, Zümrüt Taşı’nı zayıf bir şekilde parıldarken buldu. Ona dokunduğu anda taş yeniden canlandı ve ışığı bütün dağa yayıldı. Ejderha, “Taşın yeni koruyucusu sensin. Onu kötülüklerden koruyacak kişi artık belli,” dedi.
Köyüne dönen Yelva, hem Zümrüt Dağı’nı hem de köyünü korumak için yeni bir yolculuğa çıktığını biliyordu. Köy halkı artık Yelva’ya yalnızca bir koruyucu değil, bir kahraman gözüyle bakıyordu.